Ciddiyetsiz, kendine her yerde Quyin diyor ve adı Melike.

24 Temmuz 2015 Cuma

[İskambil Kartları Blog Turu #7] Bela - Sally Green

Bela, Bela, Bela.

Her yerde öve öve bitiremedikleri ve arka kapak yazısını kitapçıda defalarca okumuş olmama rağmen konusu hakkında hiçbir fikir edinemediğim ve tur kitabımız olmuş Bela.

İnsanı böyle iki kelimelik cümlelerle şoka sokan bir yazar vardı okuduğum, birisi Labirent serisinin yazarı James Dashner ve şimdi de ikincisi Sally Green oldu. Taktiği kaptım ben arkadaşlar. Cümleleri kısa kes. Düşüncelerini belirt. Ama az. Herkes bilmesin. Çok az. Ve kapının arkasında. Orada. ÖCÜ VAR BÖÖ!

Bakın korktunuz jfkldşşflk

Tamam, her neyse.

Bu yorumu diğer yorumlarıma nazaran kısa tutacağım çünkü kafamı toparlayamıyorum doğru düzgün, belki bu yüzdendir de bilmez ama kitapta herkesin övdüğü kadar güzel bir şey bulamadım ben. Belki beklentim çok yüksekti, belki şu reading slump halleri yüzündendi bilemem ama kitabın son kısmı hariç her yerini bunalarak, daha büyük bir atraksiyon bekleyerek okudum. Karakterleri sevmedim, var olan dünyayı bu kadar açıklamasız bırakmasını sevmedim, sebepsiz yere olan şeylere anlam veremedim. Ama sonunda beklediğim bir olay gerçekleşti sırf o yüzden ikinci kitabı okumak istiyorum. Yine de
dediğim gibi, yaratılan dünya ya da var olan dünyada cadıların kurduğu düzen çok boştu. Böyle çok daha fazlasın bekledim sanırım bu yüzden de pek beğenemedim.

Yine de, yiğidi öldür hakkını yeme derler; kurgu orijinaldi, Benim ruhani bunalımlarıma rağmen bile akıcıydı kitap. Bu kadar yermeme rağmen 10 üzerinden 7 puan verdim ve bunun nedenini bende anlamadım lgşlmfg. Ya kitap güzel, cidden güzel. Ama beni bunaltan çok noktası vardı, onlar da biraz kitabın güzelliğinin üstüne kum serpti ben de övebileceğim noktalarını tamamen unuttum. Benim rezilliğime vurun ve siz kitaba bir şans verin. Bu kadar beğenen olduğuna göre bence pişman olmayacaksınız.

Bela ve Vahşi çekilişimize katılmak için Facebook sayfamıza ve Instagram hesabımıza uğramayı unutmayın! :D



2 Temmuz 2015 Perşembe

[İskambil Kartları Blog Turu #6] Süper Dadı - Betül Güçlü


Süper Dadı'yı bitireli yaklaşık beş dakika oldu, yorumu şu kitap bittikten sonraki hepimizin de gayet iyi bildiği buruk gülümseyi takınmış olarak yazıyorum.

Âşıksanız;
 Dağları delebilirsiniz, “Ferhat” derler
 Çölleri aşabilirsiniz, “Mecnun” derler
 Canınıza kıyabilirsiniz, “Romeo” derler
 Ya iki küçük sevimli canavarın tüm sorumluluğunu alıp, kalplerini çalar ve oradan sevdiğiniz kadına ulaşmayı başarırsanız?
 İşte o zaman, “Süper Dadı” derler. 
 Efran’ın verdiği zorlu, eğlenceli, acılı ve sevimli mücadeleyi okurken aşk uğruna girilebilecek en güzel sınavlardan birine şahit olacaksınız. 
 Beril, Baler, Sare ve Efran’ın “aile”si sizi de aralarına alacak kadar sevgi dolu; gerçek bir aile olmak için kan bağından daha fazla ihtiyacımız olan tek şey de bu.

Şimdi değişik isimleri birbirine karıştırmayasınız diye -ben okumadan önce karıştırdım çünkü- önce bir açıklama yapıyorum.

 Beril: Anne
Baler: Erkek çocuk
Sare: Kız Çocuk (Ve parıltılı ponyler ülkesinin prensesi hfjf)
 Efran: Süper Dadııı!

Hikayemiz, Beril'e aşık olan Efran'ın bu dışarıdan oldukça soğuk görünen ve kendine hiçbir erkeği yaklaştırmayan bu kadının sevgisini kazanmak ve ona daha yakın olabilmek için Baler ve Sare'nin dadısı olmak için başvuru yapmasıyla başlıyor. Dadı olmak yeterince zorken, Baler ve Sare'nin dadısı olmak... İşte o özel güçler gerektiriyor.

Süper Dadı, Wattpad'ten çıkmış bir kitaptı ama buna rağmen okumaya nedensizce çok nötr başladım ve bunun da büyük bir etkisini gördüm. Bir kitaba nasıl yaklaşırsanız öyle ilerliyor isteseniz de istemeseniz de, kötü olduğunu düşünerek başladığınız bir kitap ortalama çıksa bile size kötü geliyor ve ortaya çıkan düşünceler sağlıksız oluyor. Bunun için objektif başlayabilmek benim için bir lütuftu ve bu lütuftan da oldukça faydalanadım.

Bir kere karakterler beni sıkmadı. Oysa böyle sevgi kelebeği kitap karakterlerinden kendim asla olamadığım için o kadar da hoşlanmam ama bu sevgi kelebeğinin bu defa minik bir kız olması beni cezbetti.

 Sare... Ya Sare... Okuyan herkesi kendine hayran bırakabilecek bir minik. Küçücük çocukların bile karakteristik özelliklere sahip olması çok hoşuma gitti. Konuşma şekilleri olsun, davranışları olsun. Alıştığımız çocuklara pek benzemselerde aşırı tatlılardı. Efran, Baler'in yanaklarını sıkmak istedi ben de istedim; Beril, Sare'yi öpmek istedi ben de istedim. Çocuk sevgisini bu kadar güzel işleyebilmesi gerçekten de çok hoş. Kendi yeğenimin doğmasına çok az bir zaman kalmışken bunu okuyunca iyice bir çocuk aşkıyla doldum ya kesinlikle güzel bir histi. 

Süper Dadı, Müptela yayınlarının ilk ciltli kitabı ve gerek cildindeki kapağı olsun gerek onu çıkardığımızda altında kalan o beyaz kısım olsun bence çok güzeldi. Cildi çıkarttıktan sonraki görüntüsü Kurucunun Kızı'na benziyor ama o kadar güzel ki sanırım bundan 6374 tane daha bassalar yine beğenirim. 

Ayracı olsun, kitabın içindeki resimler olsun hepsiyle gayet orijinal görünen bir kitaptı ve tamamen sıcacıktı. Süper Dadı için kullanabileceğim en doğru kelimedir sanırım sıcak, insanı içine alıyor, sıkmıyor ve ve koşulsuz sevgiyi de doğru bir şekilde işliyor. Şu hiçbir şey okuyamadığınız dönemlerde ihtiyaç duyduğunuz kitap tam anlamıyla bu, akıcı ve insanı yormuyor.

Alın ve okuyun sadece diyorum hdjks Bir de eğer aman yok ben alamam diyorsanız Facebook ve Instagram çekilişlerimize katılmak için yazıların üstüne tıklamanız ve şartları yerine getirmeniz yeterli. Bir sonraki turda görüşmek üzere! :D


Bookmark Us

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

Search

Ne Okuyorum?

Anna Todd - After

Recent Posts

Unordered List

Pages

Text Widget

Blogger tarafından desteklenmektedir.

Author Info

Text Widget

Instagram

Facebook

Quyinin Halkı

About the Author

featured Slider

Navigation Menu

Twitter

Like us

Popular Posts

Copyright © Quyinin Tacı | Powered by Blogger
Design by SimpleWpThemes | Blogger Theme by NewBloggerThemes.com