Ciddiyetsiz, kendine her yerde Quyin diyor ve adı Melike.

28 Şubat 2015 Cumartesi

Gölgeler Kasabası - Joy Fielding

Bu kitabı kütüphanede görüp, kapaktaki yazar adının yerdeki otların içindeymiş gibi durması yüzünden etkilenip, elime alıp ilk paragrafını okuyunca da hoşlaşmamla başlamıştı her şey...

"Ellen, çoktan unutulmuş kötü bir kitabın açılış cümlesinden alıntı yaparak "Karanlık, fırtınalı bir geceydi." dedi. Bu cümle bir zamanlar en kötü kitap açılış cümlesi seçilme şerefine sahip olmasına rağmen Ellen hiç de o kadar kötü olduğunu düşünmüyordu. Muhteşem hafızası eskisi kadar güçlü olmasa da zorlasa çok daha kötü örnekleri hatırlayabilirdi. Eskisi kadar iyi ne kaldı ki zaten, diye düşünerek güldü."

Ya bayılırım böyle yazar şeyleriyle, kendisiyle ya da düşünceleriyle dalga geçen yazılara, hatta konuşmalara, diyaloglara, neredeyse her şeye. Havadan bahsederek başlayan o kadar çok kitaba denk gelip duruyorum ki, korkunç hikayelerin genel başlama şekli olarak ya sakin bir şey ya da "Gecenin karanlığı altında parıldayan puslu ormanda yürüyen genç kız.." tarzında bir şey bekliyordum ama bunu değil, bunu kesinlikle değil.  Yani çok hoş değil mi, kadın bir kitap yazıyor, gelmiş geçmiş en aptalca kitap giriş cümlesiyle dalga geçerek hem de, benim çok hoşuma gitti işte orası ne bileyim, iyi ki almışım açıkçası yani hjkdl

Şimdi nasıl desem, kitap bir değişikti. Hani okuduğunuz kitapları "bende kalıcı iz bırakanlar" ve "bende anlık iz bırakanlar" olarak ayırt etmek isterseniz, ikinci kategoride yer alacak, üç beş güne unutacağınız, kimi zaman az da olsa sizi sıkan bir kitap olabilir ama elinizden de kolay kolay bırakamazsınız.

Of resmen cümlelerim çelişiyor şu anda farkındayım ama daha nasıl açıklayabilirim bilmiyorum. Kitap kesinlikle sürükleyici, klasik bir kurgusu olmayan ve şaşırtıcı bir şey. Üstelik yazarın üslubunda beni çeken bir şeyler vardı, hani "Bunu başkası yazsaydı acaba okur muydum?" demedim değil. Kendine has bir çekiciliği vardı sanırım, hoşuma gitti açıkçası.

Kitap, Shadow Creek adlı bir bölgeye kızı, arkadaşları ve henüz boşanmadıkları kocasının yeni sevgilisi ile aynı otele gitmek zorunda kalan bir kadını anlatıyor, Valerie. Çok sıradan, çok tanıdık bir aldatma hikayesi gibi gelse de genelde bu tip hikayelerde kötü kadın, genelde aptal saptal, kokoş, para meraklısı karakterlerle karşımıza sunuluyor fakat gel gelelim, niyeyse ben bu kitapta kötü kadını hiç de kötü bulamadım. (O da neydi öyle ghfjkd) Kitapta biraz ilerledikçe aslında neyi kast ettiğimi siz de çok iyi anlayacaksınız.

Shadow Creek denilen bölgede son zamanlarda oldukça sık kanlı cinayetler işlenmeye başlanıyor ve işte bence kitabın bombası bu, ya bayıldım resmen katillerin ağzından olan kısımlara. Psikopatlık bende midir nedir bilmiyorum ama gerçekten çok hoşuma kaçtı o kısımlar ya.

Bu böyle çok gereksiz bir kitap yorumu oldu biliyorum ama yorumlamam gereken bir kitaptı diye düşünüyorum. 352 sayfa, dinlendirici gözlük kullandığım için bana göre de gereğinden küçük puntolara sahip bir kitaptı, biraz daha büyük olsa daha iyi olurdu diye düşünüyorum. D&R'de de 12 tl'ye gördüm ama tabi yine de "yorumunu beğenmedim, pff bu neydi böyle" diyorsanız siz bilirsiniz.

*ghcjdkl*
*usulca burayı terk eder*

0 yorum:

Yorum Gönder

Bookmark Us

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

Search

Ne Okuyorum?

Anna Todd - After

Recent Posts

Unordered List

Pages

Text Widget

Blogger tarafından desteklenmektedir.

Author Info

Text Widget

Instagram

Facebook

Quyinin Halkı

About the Author

featured Slider

Navigation Menu

Twitter

Like us

Popular Posts

Copyright © Quyinin Tacı | Powered by Blogger
Design by SimpleWpThemes | Blogger Theme by NewBloggerThemes.com