Ciddiyetsiz, kendine her yerde Quyin diyor ve adı Melike.

28 Aralık 2015 Pazartesi

Kızıl Kontes'in Yazarı Naime Nur Günbattı ile Röportaj


1. Yazmak sizin için tam olarak nedir?

Yazma eyleminin bir tutku olduğunu söyleyenlere tamamen katılıyorum, diyerek başlamalıyım bu yanıta. Evet, bence yazmak gerçek bir tutkudur. Öyle olmasa hiçbir menfaat beklentisi olmaksızın karakterler yaratır, onları tek boyutlu kahramanlar olmaktan çıkarıp soluk alıp veren gerçek insanlar haline getirmek için onlar gibi yer, içer, onlar gibi düşünür müydüm? Sırf olay örgüsünü daha karmaşık hale getirebilmek için bunca ter döker miydim? Sanmıyorum.


2. Wattpad'te yazmaya nasıl başladınız?

Wattpad'de yazmaya başlamam kararsızlıklarla dolu bir sürecin peşinden gelmişti. Çünkü bu platformun bir takipçisi sayılmasam da genel okuyucu kitlesinin özelliklerini biliyordum. Kitle çoğunlukla romantik komedilere gülmek ya da yine romantik aşk hikayelerine ağlamak isteyen yaş grubundan oluşmuştu. Benim hikayem bu iki standarta da uygun olmadığı için başta kararsız kalmıştım. Fakat Wattpad, okuyuculardan anlık dönütler alabilme ve hatta bir anlamda kitabı onlarla birlikte kurgulama imkanı tanımak konusunda rakipsizdi. Tekrar yazmaya başladığımda yine bu işi Wattpad'den sürdürmek istememin nedeni de budur.


3. Örnek aldığınız bir yazar var mı? Varsa kim?

Doğrusu, örnek aldığım bir yazar yok. Örnek aldığım onlarca yazar var! Okuduğum her yazardan bir şeyler aldığımı söylesem yalan olmaz. Ki bu da uzayıp giden bir yazarlar listesi anlamına geliyor. Ama bu listenin en başındaki birkaç ismi saymamı isterseniz size Orhan Pamuk, Jack London, Balzac ve Yaşar Kemal diyebilirim.

4. Kitapta geçen isimler ve yaşanan olaylar  Wattpad'teki diğer tarihi romanlardan farklı bir çizgide ilerlemiş. Bunun için ne gibi araştırmalar yaptınız ve bu kitabı yazmaya karar verdiniz?

En sık aldığım soru sanırım ki bu. İnsanlar Judith McNaught tarzı, İskoç dükleri ve İngiliz leydileri arasında geçen küçük entrikalı aşk hikayelerini Wattpad'de görmeye çok alıştığı için muhtemelen.
Mevzubahis İtalyan tarihi olunca, araştırma için kaynak bulmak pek kolay olmuyor. Sağlam bilgi veren birkaç kitap dışında, benim karakterlerim ile ilgili kaynakların çoğu leziz dedikodular ve epik efsanelerle doldurulmuş. Bu yüzden, hayli uzun bir araştırma yapmam ve her bilgiyi didiklemem gerekti ki bu, gerçekten yorucu olabilen bir işti.
Bu kitabı yazmaya nasıl verdiğime gelince... Caterina Sforza, son birkaç yıldır rol modelim ve onu uzun zamandır araştırıyorum. Hatta kitap tamamlanıp yayımlanmış olmasına rağmen hala onunla ilgili gördüğüm her yeni yazıyı heyecanla okuyorum. Kızıl Kontes'in yazımı, böyle uzun bir araştırma sürecinden sonra başladı. O döneme ve Caterina hakkındaki neredeyse her şeye artık vakıf olduğumu fark ettiğimde bildiklerimi insanlarla paylaşmak istedim. Hoş, benim kurgum çoğu zaman daha öne geçmiş olsa da kitap, en azından okuyanlarda araştırma isteği uyandırmayı başardı ki kitabı yazmaya başlarken de amacım buydu. "Bu muhteşem kadını siz de tanıyın!" demek istemiştim ben. "Gerçek bir dişi kaplan nasıl olur görün! Beş yüz yıl önce, erkeklerin dünyasında ayakta kalmaya çalışan korkusuz bir kadının gerçek hayat öyküsünü öğrenin!" Bunu biraz bile olsa başarabildiysem ne mutlu bana.

5. İlerleyen günlerde başka bir kurgunuzu da kitaplaştırmak ister misiniz?

Elbette isterim. Aklımın içinde bir yığın fikir var ve bunlardan oldukça uzun soluklu olan bir tanesi hemen hemen netleşmiş sayılır. Kendim için ayırabileceğim bir parça zamana sahip olmaya başladığımda yazmaya da başlayacağım.


6. Tarihe olan bu sevginiz okuyucular kadar bizim de dikkatimizi çekti. Bu sevginin kaynağı ne?

Öncelikle, sizin de söylediğiniz gibi, tarihe büyük bir sevgi duyuyorum. Hatta tarih, bu hayatta en sevdiğim şey diyebilirim. Neden bu denli sevdiğim konusunda söyleyebileceklerimin ise ne başı var ne de sonu... İçinde yaşadığım çağdan haz etmemem asıl sebep olabilir. Ya da çağımızı sevmememin nedenleri tarihi sevmemin nedenleri olabilir. Malum, günümüzde her şey sentetik, samimiyetten uzak ve standart. Savaşlar devam ediyor ama insanlar düşmanlarının karşısına geçip onlara kılıç doğrultmak yerine daha dolambaçlı ve daha az mertçe olan yollara başvuruyor.
Şimdi anlaşılır bir somutlama yapmak gerekirse -hemen hemen herkesin okumuş/izlemiş olduğunu düşünerek- gözünüzde Katniss Everdeen'in dünyasını canlandırmanızı tavsiye ederim. Bence tarihe konu olmuş herkes, imparatorlar, krallar, soylular ya da komutanlar, arenaya terk edilmiş birer "haraç". Yaşamını sürdürebilmek için diğer haraçlarla müttefik olması ya da onların yaşamını sonlandırması gerek. Bu açıdan, entrikaları ve kanlı mücadeleleri ile tarih benim için her zaman çekici ve eğlenceli oldu. Ve muhtemelen, öyle olmaya da devam edecek.

0 yorum:

Yorum Gönder

Bookmark Us

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

Search

Ne Okuyorum?

Anna Todd - After

Recent Posts

Unordered List

Pages

Text Widget

Blogger tarafından desteklenmektedir.

Author Info

Text Widget

Instagram

Facebook

Quyinin Halkı

About the Author

featured Slider

Navigation Menu

Twitter

Like us

Popular Posts

Copyright © Quyinin Tacı | Powered by Blogger
Design by SimpleWpThemes | Blogger Theme by NewBloggerThemes.com