İlk kitap yarı ak yarı kara olan Nathan'ın bir kafese kapatılması, daha sonra kaçarak gücünü bulmaya çalışmasını anlatıyordu. Ve ikinciyi okuduktan sonra birinci kitabın olayları oturtmak ve Nathan'ı tanımaya yönelik yazıldığını düşündüm. Ne kadar doğru bilemem, yazarın da bu amaçla yazmış olduğunu sanmıyorum ama Vahşi; Bela'dan sonra çıtayı o kadar yükseltti ki Bela bir kompozisyonun iki-üç cümlelik giriş kısmı gibi kaldı.,
Kara ve Ak cadıların arasındaki çatışma aslında bana pek çok yerden tanıdık geliyor. Ak cadıların, kara cadılara yaptıkları şey soykırım ve bu beni Kara'ların tarafında olmaya itti. Tabi bu biraz da deli dehşet Marcus hayranlığımdan kaynaklanıyor.
Sally Green'in bir özelliği varsa sonları çok potansiyel bir yerde bırakıyor. Gerçi kadının daha 2 kitabını okuyabildim ama bu serinin üçüncü kitabı çıktığı gibi alacağımdan emin olabilirsiniz. Keşke öyle bitmesin dediğim bir şekilde bitti ama yine de... Of. Spoiler vermeyeceğim.
Tek sorun kitap sayfalarının olması gerekenden fazla ince olmasıydı. Kağıt bildiğiniz okul kantinlerinde tostu sardıkları kağıt gibi. Yanlışlıkla iki sayfayı yırttım ben mesela cidden çok üzücü. Bela'nın sayfa sayısı Vahşi'den daha az ancak Bela daha kalın görünüyor komediye bakar mısınız. Neyse ne, bir kitabın tek sorunu varsın sayfa kalitesizliği olsun hjfklş.
Instagram ve Facebook'tan, Bela ve Vahşi çekilişimize katılmayı unutmayıııın! :D
0 yorum:
Yorum Gönder